Son dönemde Alzheimer hastalığını tetikleyen farklı sebeplerden bahsediliyor, bunlardan biri de “alüminyum hipotezi”. Gerçekten var mı böyle bir risk? 1965 yılında yapılan bir deneyle ortaya atılan bu hipoteze göre, vücudumuzda alüminyum varlığı Alzheimer hastalığına yol açabilir. O dönemde, tavşanlara enjekte edilen alüminyumun, beyinde Alzheimer’a benzer bulgulara yol açtığı gözlemlenmişti. Daha sonra Alzheimer hastalarının beyinlerinde normalden daha fazla alüminyum bulunduğuna dair çalışmalar yayınlandı. Bu bulgular, alüminyumun Alzheimer’a neden olabileceği fikrini doğurdu.
Alüminyum kaynaklı beyin hasarı
Ancak işler zamanla değişti. İlk olarak, tavşanların beyinlerinde görülen değişikliklerin insanlarda Alzheimer’a neden olan değişikliklere pek benzemediği anlaşıldı. Aynı şekilde, diyaliz hastalarında görülen alüminyum kaynaklı beyin hasarının da Alzheimer ile doğrudan bir ilgisi yoktu. Yani, alüminyumun beyin için toksik olabileceği kabul ediliyor, ancak Alzheimer hastalığına yol açtığına dair net bir kanıt bulunmuyor. Daha sonra yapılan otopsi çalışmalarında, Alzheimer hastalarının beyinlerinde tutarlı bir şekilde daha yüksek alüminyum seviyeleri bulunmadı. Bu da, alüminyumun hastalığa neden olmak yerine, hastalığın ilerlemesiyle beyne sızmış olabileceğini düşündürdü. Beynin kan-beyin bariyeri hastalık nedeniyle zarar gördüğünde, alüminyumun buradan geçerek birikmesi mümkün olabilirdi.
Alüminyum içeren gıdalar Alzheimer’a yol açar mı?
Peki ya alüminyum içeren gıdalar ve antiasitler (mide asidini nötralize eden ilaçlar) Alzheimer’a yol açar mı? İşlenmiş gıdalarda pek çok alüminyum içeren katkı maddesi bulunabilir. Örneğin, pancake karışımlarında topaklanmayı önleyici maddeler, peynirlerde erimeyi kolaylaştıran maddeler, soslarda kıvam artırıcılar ve bazı kabartma tozlarında alüminyum içeren maddeler yer alır. Ancak, günlük hayatta en çok alüminyum maruziyetine neden olabilecek kaynaklardan biri, mide asidini düzenlemek için kullanılan antiasitlerdir. Bir gün içinde alınan antiasitler, güvenli kabul edilen alüminyum miktarını yüzlerce kat aşabilir. Hatta bir antiasit içtikten sonra üzerine meyve suyu içmek, alüminyum emilimini sekiz kat artırabilir! Ancak yine de, bu kadar fazla alüminyum alımının bile Alzheimer riskini artırmadığı, dolayısıyla besin yoluyla alınan alüminyumun Alzheimer’a neden olmadığı düşünülüyor.
Alüminyum kaynaklı DNA hasarı
Tabii, bu durum alüminyumun tamamen zararsız olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin, alüminyum tencere veya kaplarda domates veya yoğurt gibi asidik gıdaları pişiren veya saklayan kişilerde daha fazla DNA hasarı oluşabileceği gözlemlenmiş. Ayrıca, alüminyum içeren deodorantların hasar görmüş cilt üzerine kullanılmaması gerektiği konusunda uyarılar da var. Özellikle koltuk altı tıraşından hemen sonra alüminyumlu deodorant kullanmak, alüminyum emilimini artırarak meme kanseri riskini artırabilir.
Sonuç olarak, alüminyumun Alzheimer hastalığına doğrudan bir neden olduğunu söylemek için yeterli kanıt yok. Ancak, alüminyumun potansiyel zararlarını göz ardı etmemek gerekiyor. Günlük hayatta alüminyum maruziyetini azaltmak için alüminyum içermeyen kabartma tozlarını tercih edebilir, işlenmiş peynirlerden kaçınabilir ve alüminyum tencere kullanımını sınırlayabilirsiniz. Küçük adımlar atarak hem beynimizi hem de vücudumuzu koruyabiliriz.