Uzun zamandır Alzheimer hastalığının gelişmesine yol açan nedenler aslında biliniyor. Bunlar arasında ilk sırada yaş faktörü var. 65 yaş üstünde klasik olarak görüyorduk ve 10 kişiden biri bu tanıyı alıyor, her 5 yılda bir sıklık 2 kat artıyor ve 85 yaş üzerinde 3 kişiden biri tanı alıyor.
- Maalesef kadınlar daha riskli 3 hastanın 2’sini kadınlar oluşturuyor. Bunun da temel nedeni östrojen hormonunun menopoz sonrası koruyuculuğunun kalkması ve riskin hızla artması. Tabii bunun yanında kadın beyni biraz da komplike bir yapıya sahip olması daha hassas olması nedeniyle daha fazla maruz kalabiliyor.
- Düşük eğitim düzeyi önemli bir neden, beyninizi ne kadar az zorlarsanız o kadar Alzheimer olma riskiniz artar bu da eğitimi şart koşuyor.
- Artık Alzheimer hastalığı çok daha erken yaşlarda görülmeye başlandı. Hatta çok yakında bir çalışma 19 yaşında bir vaka bildirdi burada genetik yatkınlık olması Alzheimer olma riskini 4 kata kadar artırabiliyor.
- Kardiyovasküler risk faktörleri dediğimiz beyin damarlarına ve dokusuna zarar verebilecek diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı Alzheimer gelişmesini de hızlandırıyor.
- Depresyon gözden kaçan fakat önemli bir nedendir. 4 yıldan uzun süre tedavi edilmemiş depresyonun tek başına Alzheimer hastalığını tetiklediğini artık biliyoruz. Kortizol stres hormonunun beyne ciddi zararları var.
Tüm bu bildiğimiz nedenleri saymanın ötesinde son yıllarda Alzheimer hastalığı gelişimine neden olabilecek yeni risk faktörleri de ortaya koyulmaya başlandı, obezite, işitme sorunları, hava ve ses kirliliği, hareketsizlik, yalnız yaşam gibi nedenler artık risk sayılıyor.
- Obezite genellikle insulin direnci ile ilişkilendirilir ve inflamasyonun sonucu olarak kabul edilir. İnflamasyon beyni etkiler ve Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Obezite beynin kan akışını olumsuz etkiler, uyku apnesine neden olur ve bunlar da Alzheimer hastalığı için risk teşkil ederler.
- İşitmenin azalması Alzheimer hastalığı için yeni bir risk faktörü olarak kabul ediliyor. Beynimiz etraftan uyarıları aldıkça sinir hücreleri arasında titreşimler sayesinde birbiri ile bağlantı kurar ve aktif kalır. Tüm gün konuşma sesleri, televizyonunuzdan gelen yüksek sesler dışında beyni en çok uyanık ve canlı tutan sürekli etraftan hissedilen düşük titreşimli seslerin sinir hücrelerinin iletişimini etkilemesidir. Dışardan gelen araba sesi, çalan korna sesi, şarkı söyleyen kuşun sesi, camdan gelen rüzgârın sesi gibi düşük frekanslı sesler ile beyin 24 saat boyunca uyarı halindedir ve bu da küçük sinir hücrelerini harekette tutar. Beyin sessiz kaldığında küser ve kendini kapatarak küçülür. Bu da beraberinde unutkanlık yakınmalarını başlatır.
- Hava ve ses kirliliği de bir diğer yeni tanımlanan risk faktörlerinden biridir. Beyin hava kirliliği ile oksijensiz kalırsa hasar görmeye başlar. Kirli hava damarlar ve beyin dokusuna zarar verir. Sigara dumanı, motorlu araç egzoz gazı, kapalı binalar, toplu taşıma araçları gibi havasız ortamlar sağlığımız için birer tehdit oluşturuyor. Ses kirliliği ise uyku bozuklukları, kronik stres, dikkat dağınıklığı konsantrasyon eksikliğine neden olur. Bu da öğrenme ve hafıza sorunlarına yol açar.
- Yalnızlık özellikle son yıllarda unutkanlık için öne çıkan bir neden. Öyle ki gelişmiş ülkelerde yaşlı bakım evlerinin yanlarına sosyalleşmeleri için çocuk yuvaları yapılmaya başlandı, haftanın belli günleri çocuklarla yaşlılar bir araya gelerek sosyalleşiyorlar. Yalnızlıkta süreç uzadıkça yaşanılan uzun süreli izolasyon iletişim eksikliği, depresyon anksiyete ile birlikte beyinde olumsuzluklar başlıyor.
Dünyada Alzheimer hastalığından erken yaşlarda önlem alarak korunabilmenin çarelerini araştıran çok sayıda çalışma var. Düşük eğitimin artırılması, daha fazla zihinsel işlev gerektiren işlerde çalışma, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi damarsal risk faktörlerinin kontrol edilmesi, sigara kullanımının kısıtlanması ile önemli derecede önlem alınabilir.