COVID-19 için en çok kimler risk altında? Sorusuna hepimiz “yaşlılar” olarak cevap veririz. O zaman “65 yaş üstü” olarak genellediğimiz tüm yaşlıları aylarca daha evlerde kapalı mı tutacağız? Peki kronik bir rahatsızlığı olmayan 20’li 30’lu yaşlarındaki gençlerin de COVID-19 sebebiyle yoğun bakıma düşmesi ve hatta hayatlarını kaybetmesi nasıl açıklanabilir? Bu sorulara cevap bulabilmek için, risk kriterlerinde değişiklik yapmamız gerekiyor. Lancet’te 30 Haziran tarihinde İngiltere ve İtalya’dan bilim insanları, çok önemli bir araştırmanın sonuçlarını yayınladı. Araştırmacılar, “düşkünlüğün” COVID-19’a karşı riski belirlemede, komorbid hastalıklardan ve yaştan çok daha iyi bir kriter olduğunu saptadı.
Yaşınız değil, “düşkün” olup olmadığınız önemli
Düşkünlük teorik olarak, günlük stres faktörleriyle başa çıkabilme kabiliyetinin zayıflaması ve birden fazla fizyolojik sistemde yaşlanma ile ilişkili fonksiyon azalmasından kaynaklanan bir zayıflık durumu olarak tanımlanır. Düşkün kişilerde, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, düşük fiziksel aktivite, denge kayıpları, görme bozukluğu ve hafızada bozukluk görülür. Dolayısıyla, biz her yaşlıya düşkün diyemeyiz. Seyahat eden, sporunu düzenli yapan, fit olan birçok sağlıklı yaşlımız var. Öte yandan, hareketsiz olan, sağlıksız beslenen, uyku düzeni bozuk birçok gencimiz de var. Her ne kadar görünürde tanı konulmuş bir kronik hastalığınız olmasa da, sağlıksız bir yaşam tarzı sizin biyolojik yaşınızı 70 yaşındaki aktif bir insandan daha kötü hale getirebilir.
Hızlı ilerleyen biyolojik yaşlanma, COVID-19’dan ölüm riskini artırır
COVID-19 ile yaşın veya en azından kronolojik yaşın doğrusal bir ilişkisi yoktur. 11 Temmuz’da yayınlanan bir araştırmada, 347 bin İngiliz katılımcıdan toplanan verilerle, kronolojik yaş yerine biyolojik yaşın, COVID-19 riskini belirlemede daha doğru bir ölçüt olduğu bulundu. Yani, kronolojik olarak 40 yaşındayken, hızlı yaşlanma ile biyolojik olarak daha yaşlıysanız, COVID-19’un üzerinizde daha şiddetli etkileri olma olasılığı artıyor.
Çünkü vücut sistemlerindeki hızlı biyolojik yaşlanma, iltihaplanma, DNA hasarının onarılamaması, hücrelerin yaşlılığı, mitokondride işlev bozukluğu ve bağışıklık sisteminin yaşlanması gibi çeşitli olaylarla ilişkilidir. Tüm bunlar, COVID-19 enfeksiyonunun veya kronik iltihaplanmanın hızlanmasına neden olur.
Fiziksel aktivite eksikliği; sağlıksız beslenme; obezite, Tip 2 diyabet ve yüksek tansiyon rakamları nedeniyle, COVID19’un gençler için de önemli bir tehdit olduğu artık kabul ediliyor. COVID19 için her 65 yaş üstünü risk altında sanmamalı, ya da her genci güvende diye değerlendirmemeliyiz. Kıstasımız, düşkünlük ve biyolojik yaş olmalı.
Beynimi düşkünlükten ve hızlı yaşlanmadan nasıl koruyabilirim?
1. Düzenli egzersiz yapın
Sadece yürümek bile beynin yaşlanmasını için riski azaltır. Birçok çalışma, haftada en az üç kez en az 15 dakika egzersiz yapmanın beynin yaşlanma riskini yüzde 30 ila 40 oranında azalttığını gösteriyor. Düzenli egzersiz, beynin düşünmeden sorumlu olan bölgelerine oksijen bakımından zengin kan getirir, küçük kan damarlarının sayısını artırır, yeni sinir hücrelerinin gelişimini teşvik eder ve beyin hücreleri arasındaki bağlantıları arttırır. Egzersiz ayrıca kan basıncını düşürür, kolesterol seviyelerini iyileştirir, kan şekeri dengesine yardımcı olur ve zihinsel stresi azaltır, bu da beyninize ve kalbinize destek olur.
Ek olarak, açık hava egzersizleri, D vitaminini yükseltmeyi de sağlar. Bazı araştırmalarda D vitamini eksikliği ile bunama riski arasında bir ilişki bulunmuştur.
2. Sağlıklı beslenin
İyi beslenme vücudunuza olduğu kadar zihninize de yardımcı olabilir. Örneğin, meyve, sebze, balık, fındık, zeytinyağı ve protein kaynaklarından zengin Akdeniz tarzı bir diyet, beyin ve kalp sağlığı için ilaç tedavilerinden daha etkilidir. Çeşitli meyveler ve yapraklı yeşillikler, oksidatif hasara karşı koruma sağlar, kötü kolesterol seviyelerini azaltır. İşlenmiş tuzlu, yağlı ve şeker ilaveli gıdalardan mümkün olduğunca kaçının.
3. Kalp ve damar hastalıkları için riskinizi azaltın
Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet ve anormal kalp ritmi dahil olmak üzere kardiyovasküler durumlar, beyin ve kalp sağlığınız için riski artırır. Kanın kalbinizde ve kan damarlarınızda kolayca hareket etmesini sağlamak için, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol seviyeleri, sigara ve diyabetin hepsine yönelik stratejiler geliştirin ve doktorunuzla bunları azaltmaya yönelik sık sık görüşün. Aktif bir yaşam tarzı ve beslenme, stratejilerinizin yapıtaşları olsun.
4. Stresi sınırlayın
Stres altındayken, beyin ve bağışıklık sistemi üzerinde daha güçlü bir etkisi olan kortizol adlı bir hormon üretiriz. Bu hormon, vücut genelinde iltihaplanmayı arttırır, uykuyu güçleştirir, depresyon ve anksiyeteye neden olur. Stres aynı zamanda telomerlerin ve kromozomların küçülüp kısalmasına neden olarak yaşlanmayı hızlandırır. Stresi yönetmek önemlidir. kaliteli bir uyku, düzenli egzersiz, rahatlatıcı hobiler vb. stres seviyelerinizi azaltmanıza yardımcı olur.
5. Uykunuzu alın
İyi uyuduğunuzda, beyin sağlığınıza uzun vadeli bir yatırım yaparsınız. Araştırmalar, orta yaştaki yüksek kaliteli uykunun, yaşa bağlı bilişsel gerilemeye karşı korunmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ayrıca, uyku, tüm işlevlerin yenilenip sıfırlanması, toksinlerin uzaklaştırılması, bağışıklığın güçlendirilmesi ve bilgilerin işlenmesi gibi sayısız işlev için zorunludur. Uykuya dalmaya çalışırken sinir sisteminizi sakinleştirmek nefes teknikleri kullanabilirsiniz. Ayrıca, teknolojik cihazları uyku saatinden en az 2 saat önce kendinizden uzaklaştırmalısınız.
6. Zihninizi her yaşta uyarın
Zihinsel olarak uyarıcı aktiviteler, sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar oluşturur ve beynin yeni hücreler üretmesini, gelecekteki hücre kaybına karşı bir koruma sağlayan işlevsel bir rezerv oluşturmasını sağlar. Kitap okumak, kelime bulmacaları veya matematik problemlerinin yanı sıra, el sanatları, dil öğrenme ve dans etme gibi farklı aktiviteler de deneyebilirsiniz.
7. Tütün ve alkol kullanmaktan kaçının
Hem tütün hem de alkol, beynin yaşlanması için önemli bir risk faktörüdür. Sigara içmek sadece beyin, kalp ve damar hasarına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda beyin korteksinin hafıza, dil ve algı gibi kritik bilişsel işlevlerin meydana geldiği dış tabakanın incelmesine neden olabilir. Sigara ve alkolü bırakmak için asla geç değildir.
8. Sosyalleşin
Sosyal olmak, beyin düşkünlüğü riskini azaltır, daha düşük kan basıncı ve daha uzun yaşam beklentisi ile ilişkilendirilmiştir.