Dünya Sağlık Örgütü’nün son verileri, her yıl alkol tüketimi nedeniyle yaklaşık 3 milyon kişinin öldüğünü söylüyor. Bu toplam ölümlerin yüzde 5’lik dilimi. Dolayısıyla, konu alkol tüketimi olunca çok daha dikkatli olmamız gerekiyor. En çok kafa karışıklığını ise zaman zaman patlak veren, az miktarda alkolün özellikle de şarabın kalp ve damar hastalıklarına koruma sağladığını söyleyen çalışmalar oluşturuyor.
2018 Nisan ayında Lancet dergisinde yayınlanan büyük bir çalışma, az miktarda alkolün bile, yaşamımızdan birkaç yılı eksilttiğini ortaya çıkardı. Bu araştırmaya göre, fazladan bir bardak şarap, yaşamınızın bir gününden 30 dakikayı kısaltıyor. Bu her akşam bir bardak şarap içerek kalbini koruyacağını düşünenler için çok önemli: 40 yaşındaki bir kişinin haftada 100 gramdan fazla alkol tüketmesi, dört yıl kadar daha az bir yaşam beklentisine neden oluyor. Kısacası, şu anda kılavuzların önerdiği limitler, oldukça yüksek (neredeyse iki katı). 600 bin katılımcıyı içeren bu büyük çalışma, daha önce nispeten zararsız olduğu düşünülen alkol düzeylerinin erken ölümlerle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
“Makul miktarda alkol sağlığa faydalı” inancı nereden geliyor?
Az miktarda şarabın büyülü bir iksir olabileceğine dair inanç, ilk olarak 1990’lı yıllarda ortaya çıktı. Bu durum “Fransız Paradoksu” olarak adlandırılıyor. Çünkü Fransızlar doymuş yağ bakımından zengin bir diyet tüketmelerine rağmen, dünya geneline göre düşük kalp ve damar hastalığı riski taşıyorlar. Araştırmacılar, bunu günlük olarak hafif şarap içme alışkanlıklarına bağladı ve az miktarda alkol tüketenlerde LDL kolesterolün düştüğünü ve HDL iyi kolesterol miktarının arttığını buldu. Bu durum da daha düşük kalp krizi riski ile ilişkilendirildi. Ancak alkol, inme, aort anevrizması ve kalp yetmezliği dahil olmak üzere pek çok kalp ve damar hastalığı için risk oluşturuyor, çok az miktarı bile beyinde ciddi etkilere neden oluyor. Ayrıca ciddi bir karsinojen olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla avantaj gibi görünen kısımlarının dezavantajları yanında ne kadar önemsiz kaldığını görmek gerekiyor.
Ayrıca hafif alkol tüketiminin araştırmalarda olumlu sağlık sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinin diğer bir nedeni de örneklem alınan grupların sosyoekonomik durumu olabilir. Nitekim yapılan çalışmalarda, düzenli olarak azar azar alkol tüketen insanların sosyoekonomik açıdan daha iyi eğitimli olduğu gözlendi. Dolayısıyla, olumlu sağlık sonuçları kişilerin yaşam tarzındaki farkındalık düzeyinden kaynaklanıyor olabilir.
Alkol, vücudunuzu nasıl etkiler?
Karaciğerin Rolü
Karaciğeriniz vücutta yüzlerce işlevi olan olağanüstü bir organdır. Ana rollerinden biri, tükettiğiniz çeşitli toksik maddeleri etkisiz hale getirmektir. Buna ek olarak, karaciğer vitaminleri, demir ve şekeri depolar, depolanan şekeri vücudun şeker seviyesi düştüğünde kullanmasını sağlar, eskiyen işe yaramayan kan hücrelerini yok eder. Günde 15 ml’den fazla alkol tüketenlerin % 90’ında yağlı karaciğer gelişir. Bu yağlanma ağır içicilerde iltihaplanmaya neden olur ve zamanla karaciğer hücrelerini öldürerek siroz olarak adlandırılan ciddi hasara yol açar. Bu durum, toksinlerin vücuttan atılmasını engeller ve bağışıklıkla ilgili pek çok hastalığa davetiye çıkarır.
Beyninize Etkileri
Alkol, ilk etapta birçok insanı motive eden zevk verici duygular üretir, sosyalleşmenize yardımcı olur. Bunların hepsi beyindeki GABA, glutamat ve dopamin gibi maddelere etki etmesiyle gerçekleşir. Ne yazık ki, kısa süreli bu haz verici duygular, arka planda merkezi sinir sistemi için ciddi bir depresan etki gösterir. Alkolün depresif etkilerini, en basit şekliyle alkollü kişilerin konuşma ve yürüme yetilerini yitirmelerinden anlayabilirsiniz. Bu belirtiler geçici gibi görünse de, beyinde kalıcı değişikliklere de yol açabilir. Eğer beyin kimyasalları arasındaki iletişim yoğun bir şekilde koparılmaya devam ederse, beyin bloke edilmiş sinyallere uyum göstermeye başlar. Nöronlar beynin farklı bölümlerinde yeni yollar oluştururlar, ancak bu yeni arayışlar reaksiyonlarda fark edilir bir yavaşlamaya neden olur. Alkol bağımlılığı olan kişilerde ayrıca zamanla beyin hacminde azalma görülür, kısaca biz buna “beyin küçülmesi” diyoruz. Bu hasar ise sözel akıcılık ve sözel öğrenme, işlem hızı, çalışma belleği, dikkat, problem çözme, mekânsal işleme ve dürtüsellik gibi pek çok konuda bilişsel bozukluklar ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle daha küçük yaşlarda alkol tüketenlerde, uzun süreli veya kalıcı hasar riski çok daha fazladır, çünkü beyin bu yaşlarda hala gelişme sürecindedir.
Beyin görüntüleme çalışmaları, kronik alkol kullanımına bağlı olarak kaybedilen beyin hacminin, iki hafta tüketilmediği takdirde yeniden canlanmaya başladığını gösteriyor. Öyle ki bir çalışmada, yoğun alkol tüketenlerin 12 ay boyunca alkol almamalarını takiben bilişsel fonksiyonlarının hızlıca toparladığı görülmüş. Alkol, yeni sinir hücresi üretilmesini önemli ölçüde sınırlar. Ancak alkolü bırakanlarda sadece 4-5 hafta içinde iki misli kadar yeni hücre büyümesi patlaması olur.
Alkol ciddi bir kanserojen
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), alkolü ilk olarak 1988 yılında karsinojen olarak tanımladı. Alkol tüketimi, ağız, yemek borusu, bağırsak, meme ve karaciğer kanserleri için risk faktörüdür. Ağız ve yemek borunuzu kaplayan hücreler özellikle alkolün zararlı etkilerine karşı hassastır. Günlük olarak dört bardaktan fazla alkol tüketilmesi, yemek borusu kanseri riskinizin yanı sıra meme, bağırsak ve karaciğer kanseri riskinizde beş kat artışa neden olur. Günde bir bardak “makul” miktarlarda alkol, kalp krizi riskinizi azaltıyor diyelim, ama bir yandan da kanser riskinizi artırıyor.
Alkolün zararlı etkileri vücuttan nasıl temizlenir?
Alkolün toksik etkilerini azaltmada ve atılımını kolaylaştırmada etkili bazı ipuçlarını takip edebilirsiniz:
- Protein. Proteinli beslenme, içerdiği aminoasitler sayesinde karaciğerin toksik arındırma işlevini destekler ve alkolün zararlı etkilerinin azalmasını sağlar.
- Çay. Siyah çay, alkolün zararlı maddesi ‘asetaldehiti’ parçalayan sistemi uyarırken, yeşil çay alkolün atılmasını teşvik eder.
- Bol su. Su kandaki alkol oranını azaltır, karbonatlı su da asetaldehitin parçalanmasını teşvik edebilir.
- Karanfil tomurcuğu. Çalışmalar, alkol alınmadan önce alınan 250 mg karanfil tohumu özütünün kandaki alkol ve asetaldehit konsantrasyonlarının azalmasını deseklediğini söylüyor.
- N-asetilsistein. N-asetilsistein asetaldehiti doğrudan bağlar ve alkol toksisitesini azaltır. Bu maddeyi destek ürün şeklinde alabilirsiniz.
- Glutatyon. Glutatyon önemli bir detoksifikasyon bileşiği ve antioksidandır. Vücudun toksin maddelerden arındırılmasında en önemli etkiye sahiptir. Glutatyonu destek ürün şeklinde alabilirsiniz.
- E vitamini ve selenyum. E vitamini oksidatif stresi azaltır ve glutatyon tükenmesini önler ve selenyum ile birlikte verildiğinde alkolün vücutta yaratacağı toksik etkiyi önlemeye yardımcı olur.