Çocukluk dönemi deyince biz 0-18 yaş aralığını kastediyoruz. Yeni doğan bir bebeğin yanı sıra anne karnındaki ceninden itibaren ağrı algısının olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla yeni doğan döneminden itibaren herkesin başı ağrıyabilir.
Çocuk ve ergenlerdeki başağrısı da oldukça sık rastlanan bir sorundur. Ülkemizde ilköğretim çağı çocuklarının yarısının, lise çocuklarının dörtte üçünün başağrısı sorunu olduğunu biliyoruz. Bu çocuklarda ilköğretim çağında %10’u lise çağında %17’sinde dörtdörtlük migren başağrısı mevcut. Lise çağı çocuklarının %20’si hatalı yanlış ve başağrısının kötüleşmesine yol açacak şekilde hatalı ağrı kesici tüketiminde bulunuyorlar.
Toplumda çocuk ergen başağrısı algısını yükseltmemiz gerekiyor. Bu çocuklar doğru tedavi edilmezse ve farkındalık yaratamazsak gelecekte bizi hasta ve sağlıksız mutsuz bir toplum bekliyor olacak. Eğer çocuğun başı ağrırsa mutsuz oluyor. Dolayısıyla aile de mutsuz oluyor. Akademik başarıları, sosyal becerileri düşüyor. Düşünsenize herkes sinemaya gidiyor ama başı ağrıyan bir çocuk sinemada rahatsız olacağı için sinemaya gidemiyor. Dolayısıyla sosyal ilişkileri zayıflıyor. Veya herkes sportif bir aktiviteye katılırken başı ağrıyan çocuk o aktiviteyi yaparsa başağrısı şiddetleniyor ve yapamıyor. Yani bu çok yönlü toplumsal bir sorun.
Çocuğun neden başı ağrır?
Biz başağrılarına farklı kategorilerde bakarız. Bir çocuk veya ergen hayatında ilk defa yeni bir başağrısı sorunu ile karşılaştıysa hemen yanı sıra neler var diye değerlendiririz. Başağrısının yanı sıra ateşi var mı, cilt döküntüsü var mı, bilinç bulanıklığı var mı, vücudunda istemsiz hareketleri var mi, iç organlarla ilgili birtakım sorunlar mı var? Bu bizim için acil tanı konması gereken bir durumdur. Bir diğer kategori tekrarlayan başağrılarıdır, migren gibi. Burada da bu tekrarın ne sıklıkta olduğuna ve o çocuğun yaşantısında hangi sorunlara hangi olaylara denk geldiğine bakarız.
Çocuk başı ağrıdığı zaman nelerden mahrum oluyor?
Yaşantısında hangi kategorilerde engeller teşkil ediyor? Neden başı ağrıyor? Migren için bir genetik yatkınlık, bir de tetikleyen etkenler olmalıdır. Örneğin; çocuklar bugün sabahlara kadar ellerindeki elektronik cihazlarla uykusuzluk sorunu yaşayabiliyorlar. Ayrıca düzensiz beslenmek de başağrısını tetikleyebiliyor. Yani bir çocuk sabah 11’de tost ve çayla güne başlıyorsa o çocuğun başağrısının düzeltilmesi çok zordur. Çocuğun sosyal ilişkileri ve psikolojik durumu nasıl, ailede neler yaşanıyor? Yine hormonal faktörler de başağrısında tetikleyici rol oynuyor.
Puberte yani ergenliğe geçiş bir çocuğun başağrısının şeklinin oturması için kilit noktadır. Bu yüzden biz çocuk başağrılarını çok önemsiyoruz ve hemen çözmek istiyoruz. Ergenlik öncesinde biz başağrılarını çözersek çocuğun ergenlikten sonra sağlıklı bir birey olarak devam etme şansı çok yüksek oluyor. Çocuğun yaşantısının doğru planlanması ve ailenin doğru mesajlar vermesi çok önemlidir. Örneğin annenin de başı ağrıyor ama başağrısı tedavisi için sağlıklı bir çözüm üretmemiş. Ağrısı var, 3 gün yatıyor ve düzgün tedavi almamış ise çocuk da anneden çaresizliği öğreniyor, çözümleri bilmiyor. O da kendi başağrısını ifade etmek ona çözüm aramak seçeneğini kullanmıyor. Bu durum, doğal bir süreçmiş gibi algılanıyor.