Sürekli olarak yorgun ve halsiz mi hissediyorsunuz? Peki, bu yakınmanıza bir çözüm bulundu mu? Muhtemelen hayır. Kronik yorgunluk sıklıkla psikiyatrik olarak değerlendiriliyor ve doğru tedavi edilemiyor. Yorgunluk yakınması olanlar aslında bu durumu enerji düşüklüğü, zihinsel veya fiziksel yorgunluk ve fiziksel aktiviteden sonra uzun süreli halsizlik gibi tarif ederler. Aslında bu tarifler biz hekimlere nedensel olarak net bir cevap vermektedir. Yorgunluk psikiyatrik bir hastalıktan ziyade bir enerji metabolizma bozukluğu yani vücudumuzda mitokondri dediğimiz yakıt depolarımızın bir sorunudur.
Vücutta yakıt ve enerji merkezinin sağlığı, yorgunluk için anahtardır
Vücudumuzda enerji üreten yakıt merkezlerine ‘mitokondri’ diyoruz. Mitokondriler, besinlerden aldığımız enerjiyi vücudun kullanabileceği enerjiye dönüştürmekten sorumlu bölgelerdir. Mitokondri, besinleri ‘ATP’ dediğimiz enerjiye dönüştürür. Açığa çıkan enerjiyi de elektrik güç hattına benzer bir taşınma zinciri boyunca taşır. Mitokondri sürekli enerji üretemezse, dokular canlılıklarını yitirir ve organlar iflas etmeye başlar. Mitokondri yüksek enerji içeren bir bölge olduğu için aynı zamanda dış hasarlara karşı çok duyarlıdır. Yoğun çalışma temposu, yaşadığımız ortam, beslenme düzenimiz ve ilerleyen yaş nedeniyle vücudumuz enerji krizi ile karşı karşıya kalır, mitokondrilerimiz yüksek kimyasal ve elektriksel streslerin meydana getirdiği hasarlara karşı yenik düşmeye başlar. Bugün çoğu insanın mustarip olduğu kronik yorgunlukta da ana neden aslında budur. Mitokondrilerin iyi çalışamaması kronik yorgunluk yakınmasının yanı sıra kanser, diyabet, fibromiyalji, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi pek çok ciddi hastalıkla da ilişkili olabilmektedir.
Mitokondri işlev kaybının nedenleri
Mitokondri dediğimiz vücudumuzun enerji üretiminde kazan dairesi görevi yapan bölge çalışma fonksiyonlarını kaybedebilir. Burada en önemli etken enerji üretimi için kazan dairesine gönderilen besinlerin kalitesizliğidir. Yani ne kadar sağlıklı beslenirseniz o kadar kaliteli enerji üretilecek ve organlar sağlıklı olacaktır. Bir diğer etken ise kazan dairesinin 24 saat boyunca mola vermeden çalıştığını düşünürseniz kömürden enerji elde etmeye çalışırken ortaya çıkan kül ve gereksiz maddeler gibi mitokondriler de enerji üretirken gereksiz maddeler ortaya çıkar. Bu maddelerin temizlenmesi ve vücuttan atılması çok önemlidir. Aksi halde enerji bölgesinin verimliliği düşecek, ortaya çıkan bu maddeler vücuda zarar verecek hızlı yaşlanma ve hastalıklar başlayacaktır. Bu maddelere oksidanlar diyoruz. Bu toksik maddelerin vücuttan atılması gerekir, atılamadıklarında mitokondriler verimli çalışamaz ve kronik yorgunluk yakınmaları ortaya çıkar.
Karnitin Eksikliği
Karnitin, besinlerle aldığımız yağların vücutta enerjiye dönüşümünü sağlayan maddedir. Karnitin yağ asitlerinin, ATP dediğimiz enerji üretimi için mitokondri bölgesine gelmesini sağlar. Dolayısıyla enerji elde etmek için yağ asitlerini kullanan organlar için çok önemli bir maddedir. Karaciğer ve böbrekte sentezlenen karnitin, iskelet kasları, kalp, beyin gibi organlarda depolanır. Karnitin, aynı zamanda zararlı maddeler dediğimiz oksidanları azaltıcı antioksidan etkiye sahiptir. Bu yönüyle mitokondri sağlığını korur ve enerji seviyelerini dengede tutar. Yorgunluk, fiziksel performansın artırılması, kalp ve damar sağlığının korunması gibi farklı amaçlarla karnitin kullanımı güvenli ve etkilidir.
Hücrelerde karnitin miktarının azlığı, hem enerji üretiminde aksaklıklara neden olur hem de mitokondriye zarar veren oksidan maddelere karşı korumayı azaltır. Vücudumuzdaki enerji seviyelerinin korunabilmesi için hücrelerdeki karnitin yoğunluğunun optimum düzeyde tutulması gerekir. Karnitin, besin yoluyla başta et ve süt ürünleri olmak üzere en çok hayvansal gıdalardan alınır. Soya fasulyesi ve avokado gibi bazı bitkisel kaynakları da vardır ama bitkisel gıdalar hayvansal besinlere oranla karnitin içerikleri yönünden yetersizdir. Karnitinin, asetil L-karnitin formunda takviyesinin alınması da mümkündür.
Koenzim Q10 Eksikliği
Mitokondri söz konusu olduğunda akla ilk gelmesi gerekenlerden biri Koenzim Q 10. Mitokondride elde edilen enerjinin doku ve organlara taşınma zincirinde oldukça önemli bir enzimdir. KoQ10 aynı zamanda mitokondri ve dokuları koruyan antioksidandır. Enerji taşıma zincirinde önemli bir rol oynayarak, enerjinin dokulara verimli bir şekilde aktarılmasını kolaylaştırır. Serbest radikaller dediğimiz zararlı maddelerin güçlü bir temizleyicisidir ve antioksidan özellik gösterir. Ancak, KoQ10 serbest radikalleri etkisiz hale getirmek için hızla tükenir. Enerji seviyelerinizi düşüren ve kronik yorgunluğa neden olan KoQ10 eksikliğinde, kana daha iyi nüfuz ettiği düşünülen ubikinol formu takviye olarak alınabilir. Klinik pratikte, mitokondriyal bozukluklar için takviye olarak riboflavin B2, niasin B3, E vitamini ve lipoik asit gibi diğer mitokondriyal vitaminler kullanılabilir.
Mitokondri iç zarında zedelenme
Yaşlanmayla birlikte mitokondri için yaşamsal olan enerji taşıma sistemi, yüzde 70 civarında işlev kaybına uğrayabilir. Bu da, mitokondriyel enerji kaynaklarının azalmasına neden olur ve tüm doku ve organları olumsuz yönde etkiler. Enerji kaybında mitokondri iç zarında zedelenme ile oluşan deliklere neden olur. Mitokondri zarında fazla sayıda gözeneklerden mitokondri içine küçük kimyasal maddeler ve su akar. Bu madde akışı mitokondrinin şişmesine, enerji taşıma sisteminin bozulmasına ve zamanla hücrenin ölmesine neden olur.
Bu maalesef yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu. Ancak şanslıyız ki mitokondrinin bu ölümcül sonuna engel olabilecek bir mekanizma keşfetti. Bu çalışmaya göre, melatonin, işi o delikleri tıkamak olan bir enzimin normal seviyelerini koruyor. Melatonin ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan kronik yorgunluğunuzda, enerjinizin arttırılmasında yardımcı olabilir.