Ülkemizde her yıl yaklaşık 200.000 kişi inme geçiriyor. Her 40 saniyede bir kişi inme geçiriyor, üç dakikada bir kişi ise inme nedeniyle yaşamını yitiriyor. İnme, son 20 yıla kadar Dünya Sağlık Örgütü listesinde ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer alıyordu. Ancak özellikle son 20 yıldır tanı ve tedavi alanında hızlı gelişmeler sayesinde tedavi edilebilir bir hastalık durumuna geldi. Bu nedenle tedavinin başarılı olması için erken davranmak hayati önem taşıyor.
Acil durumlarda hızlı ve başarılı tedavi için inme konusunda deneyimli merkezlerin belirlenmesi ve acil hizmetinin hastaları bu merkezlere ulaştırmaları gerekiyor. İnme tedavisi, hem sürecin iyi değerlendirilmesi ve hem de kullanılacak tedavi yöntemlerinin hastadan hastaya değişkenlik göstermesinden dolayı kişiye özgü bir tedavidir. İnme ile mücadelede tek bir hekim değil multidisipliner, konusunda yetkin bir ekip birlikteliği büyük önem taşır…
Tıpta zamana karşı yarıştığımız hastalıklar vardır. İnme de bu hastalıklardan bir tanesi… Her geçen zaman beyindir diyoruz çünkü zaman geçtikçe sağlık merkezine ulaşmaya ne kadar gecikirsek beynimizin bir parçasını kaybediyoruz, inme böyle bir hastalık. Bizlerden uzak gibi görünüyor, oysa ki çok yakınınızda olabilir. Herkesin başına her an gelebilir. Bugün engelli değiliz ama yarın olabiliriz. Özellikle risk grubunda olan kişiler bu açıdan oldukça önemli…
İNME, GELECEĞİNİ ÖNCEDEN HABER VERİYOR
İnme, sıklıkla geleceğini önceden haber verir. İnme gelişmeden riskli kişilerin koruyucu tedavisi en önemli yaklaşım olmalıdır. İnmenin önlenmesinde yaşam şekli değişiklikleri arasında özellikle beslenme çok önemli. Beslenmede doymuş yağ asitleri ve basit karbonhidrat içeren yiyeceklerden kaçınmak, lifli besinler yemeye özen göstermek, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek, tuzu kısıtlamak önem taşır. Özellikle Akdeniz diyetinin inmeden koruyucu (zeytinyağı ve sebze içerikli diyet) olduğu ortaya konulmuştur.
Diğer yandan fiziksel aktivitenin artırılması, açık havada zorlanmadan yapılan aerobik egzersizler inme riskinde azalma ile ilişkilidir. Kişilerin haftada 4 gün 45 dakika-1 saat veya günlük en az 30 dakika açık havada yürüyüş egzersizlerini düzenli uygulamaları önerilmektedir.
Hipertansiyon, diyabet hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörlerinin kontrol altına alınması, tansiyonun 140/90 mmHg altında tutulması, sigara tüketiminin tamamen kesilmesi ve alkol tüketiminin kısıtlanması, kilo fazlalığının diyetlerle uygun sınırlara çekilmesi önemlidir. Bu risk faktörlerine yönelik doktorunuzun gerekli durumlarda önereceği ilaçları düzenli kullanmak inme riskini azaltmaktadır.
İnme riskini azaltmak için 8 basit değişiklik:
- Aktif olun.
- Kolesterolünüzü kontrol altında tutun.
- Daha sağlıklı yiyin.
- Tansiyonunuzu kontrol altında tutun.
- Kilo verin.
- Kan şekerinizi düşürün.
- Sigarayı bırakın.
- Alkolü azaltın.
Bunlardan birini bile yapmanız etkilidir ancak tümünün kontrol altına alınmasının inme riskini önemli oranda düşürdüğü gösterilmiştir. Yani ne kadar çok değişiklik yaparsanız, riskiniz o kadar fazla düşer. Örneğin; tansiyonunuzu normal seviyelere düşürmeniz inme riskinizi yüzde 50 azaltır. Sigara içmiyor olmak veya sigarayı bırakmak ise riski yüzde 40 azaltır.
ACİL İNME TEDAVİSİ
Genellikle inmenin tedavi edilebildiği bilinmediği için hastaların hastaneye ulaştırılmasında çok geç kalınmaktadır. Bu hastalıkta tedavi yönünde eksik bilinenler var. Toplumda maalesef ‘inme tedavi edilemez‘ gibi bir ön yargı var. Ancak günümüzde inme geçiren bir hasta eğer ilk saatlerde hastaneye ulaştırılırsa ve o hastaya ne kadar çabuk müdahale edilirse tedavi şansı o kadar artar. Hastaların inme geçirse bile yeniden toplumdaki yaşantısına geri dönmesi çok daha kolay gözüküyor. Toplumumuz henüz bu tedavinin farkında değil, bu tedavinin farkındalığını artırmamız gerekiyor.
İnme tedavisi girişimsel anlamda yeni bir yaklaşım, pıhtı oluştuktan sonra oksijensizliğe hassas beyin dokusunu kurtarmak ve oluşacak hasarı önlemek gerekiyor. İnme geçirdikten sonra her geçen dakika milyonlarca hücre ölümü demektir. Toplardamar yolu ile pıhtı eritici tedavilerin inmenin ilk 4.5 saatinde, beyin anjiografisi yapılarak damarda pıhtının çıkartılması yöntemi yani mekanik pıhtı çıkarma yöntemi ise ilk 8 saatte hastaya mutlaka uygulanmış olması gerekiyor. Tedavi ilk 3 saatte yapıldığında 7 hastanın birinde, ilk 4.5 saat içinde yapıldığında 11 hastanın 1 tanesi tamamen iyileşiyor.
ANİ İNME DURUMUNDA ASPİRİN KULLANALIM MI?
İnmede sebep beyin kanaması da olabilir, damar tıkanıklığı da olabilir. Kanı inceltici bir ilaç verdiğimizde kanamayı artırabiliriz. O nedenle kendi başımıza kanı sulandırıcı bir ilaç almamalıyız.
İNMEDE TANSİYON ÖLÇÜP TANSİYON İLACI VERELİM Mİ?
Kesinlikle böyle bir hastada tansiyonu yüksekse düşürmek için bir ilaç vermeye gerek yoktur. Buradaki temel sorun felç en çok yüksek tansiyon olanlarda gelişiyor ama felç geçirdiğimiz sırada tansiyon yüksek ise onu düşürmemek gerekir çünkü bir damar tıkanıyor damar beyne kan götürür. Tansiyon için ilaç verirsek tansiyon düşer ve beyne giden kan azalır. Ani felç durumunda tansiyon ilacı vermemek gerekiyor.
HASTAYA KOLONYA DÖKELİM Mİ?
Hastaya su vermek, kolonya dökmek, hastayı kendine getirmek için yapılan şeyler gibi görünüyor ama aslında bunlar doktorlara zaman kaybettiriyor. Zamandan çalıyor oysa bizim hızlı hareket etmeye ihtiyacımız var acilde yapacaklarımız için zaman kısıtlı. Hastayı bir an önce acile yetiştirmemiz lazım. Felç geçirdiğinde hastanın yutma fonksiyonu bozulmuş olabilir. Bu yüzden onu beslememeli ve su içirmemeliyiz aksi takdirde akciğerlere kaçabilir ve zatürreye yol açarak hastalığın hızla kötüleşmesine neden olabilir.