İşyerinde huzuru ve üretkenliği artırmak için beyin sağlığı adına yapılabilecek uygulamalar nelerdir?
“İş-yaşam dengesi” fikri, özellikle beyin hakkında bildiklerimiz ışığında hala geçerli bir paradigma mı?
İş-yaşam dengesi kavramı, iş ve yaşamın temelde birbirine zıt olduğunu ve birinde başarılı olmak için diğerinden vazgeçmeniz gerektiğini varsayar. Daha mantıklı olduğunu düşündüğümüz model, bütün olarak insan varoluşu etrafında odaklanan iş-yaşam entegrasyonudur. İşyerinde kapıdan içeri girdiğinizde kişisel sorunlarınızı veya sağlık sorunlarınızı düşünmüyorsunuz ve evinizin ön kapısından içeri girdiğinizde iş problemlerinizi veya bunlara bağlı olan yükü düşünmüyorsunuz. Gerçekte tek bir kişinin her ikisine birden odaklanması söz konusu olduğunda, insanın içinde iki ayrı yaşam parçası olduğu, modası geçmiş bir kavramdır.
Beyin sağlığının itici güçleri, sağlıklı yaşamın itici güçlerinden farklı değildir. Uyku, beslenme, meditasyon, farkındalık, hareket, egzersiz bunların hepsi beyin sağlığını belirler. Profesyonel olarak yapmak istediğiniz şey ister yaratıcılık odaklı olsun, ister yenilik veya daha iyi karar vermeyi içeriyor olsun, bunların tümü, yaptığınız yaşam tarzı seçimleriyle yönlendirilir ve beyin sağlığını etkiler.
Uzun süre bilgisayar başında oturmak daha az bilişsel düşünmeye, daha düşük enerji seviyelerine ve daha az etkileşime neden olur. İnsanlar bütün gün otururken, onlara her 1-2 saatte bir kalkmaları, beyinlerine ve bedenlerine oksijen vermeleri ve yenilenmiş bir odaklanma ve yaratıcılıkla geri dönmeleri için bir fırsat vermek gerekiyor. Bu zihin ve bedenin yeniden canlanmasıdır.
İnsanları gün boyunca ayağa kalkıp hareket etmeye, yürüyüş toplantıları yapmaya, yeniden odaklanmak için toplantılar arasında ara vermeye ve dikkat dağıtıcı unsurların farkında olmaya teşvik eden bir ortam yaratmaya odaklanmalıyız. Yolculuğumuzun bir parçası olarak, çalışanlara beyinlerini daha verimli tutmaları için yeniden eğitmenin basit yollarını öğretmek için işyerine farkındalık getirmeliyiz.
Modern işlerin çoğu, bir bilgisayar başında uzun süre oturmayı içeriyor gibi görünüyor. Peki, şirketler bugünlerde iş ortamıyla ilgili bazı zihinsel stresleri hafifletmek için ne yapabilir? Bence yapılabilecek ilk şey, verilen işe yanıt süresi için uygun beklentiler belirlemek ve neyin acil ve önemli olduğunu, neyin bekleyebileceğini açıklığa kavuşturmak için düzenlenmiş sistemlere sahip olmaktır. Şirketlerde geceleri ve hafta sonları kimsenin e-postaları ile ilgilenmesi beklenmemelidir. Bu, bir e-posta almayabileceğiniz anlamına gelmez, sadece üzerinde çalışmanız ve ona yanıt vermeniz beklenmez.
İş günü boyunca, sürekli olarak bilgisayar ekranına bakmanın etkilerine yardımcı olacak küçük hatırlatıcılar oluşturabilirsiniz. Daimi molaları takvimlendirebilir, toplantılarınızı yürüyüş toplantılarına dönüştürebilir, susuz veya aç kalmamakla ilgili hatırlatıcılar ayarlayabilirsiniz.
Çoğu zaman değişiklikler, yöneticinin izin verdiği sürece yapılabilir. Çalışanlar bir şeyin kendileri için iyi olduğunu bilir ve bunu yapmak isterler. Bu nedenle yöneticilerin bu alanı yaratması ve çalışanlara gün içinde bu küçük değişiklikleri kendileri için yapmalarına izni vermesi gerekiyor.
Yöneticiler çalışanların iş dışında da bir insan olduklarını farkında olmalı. Şu an için şaşırtıcı olduğunu düşündüğümüz şey, Y kuşağının aslında farkında olsalar da olmasalar da değişimi yönlendiriyor olmaları. Temelde, işyeri refahı uygulamalarının şirketlerde gittikçe daha da artmasının en büyük nedenlerinden biri sadece bilimin önemini kanıtlaması değil, genç işçilerin bunu talep etmesidir. İşyeri refahı artık her şey kadar bir işe alma ve elde tutma aracıdır.
Ve sonuç olarak, insanlarımız için en büyük etkiyi neyin yaratacağını, onlar için önemli olan tüm şekillerde onlara en çok neyin desteklendiğini hissettireceğini düşünmemiz gerekiyor. Bedenlerine, kalplerine, zihinlerine ve ruhlarına özen gösterme fırsatı, kaynakları ve yetkilendirmeyi içeren eksiksiz bir İşte Beyin Sağlığı Farkındalık Eğitimi sunmak istiyoruz.