Migren özellikle obezite ve insülin direnci gibi bazı metabolik hastalıklarla beraber görülüyor. Kilo artışı, baş ağrılarının sıklığı, şiddeti ve özürlülükle çok ilişkili…
Obezite ile epizodik migren sıklığında artış var, aynı zamanda obezite epizodikten kroniğe geçişte risk oluşturuyor.
Altta yatan mekanizma net bilinmemekle birlikte depresyon ve anksiyetenin migreni tetiklediği düşünülürse depresyon, yeme alışkanlıklarında değişikliğe neden olarak iştah artışı, daha fazla tatlı ve karbonhidrat ağırlıklı yeme düzeni ve kilo artışına yol açıyor. İştah döngüsünü etkileyerek leptin–grelin düzeylerini değiştiriyor.
Migrenli olmak başka hastalıklar için risk teşkil eder mi?
Bu konuda çok fazla çalışma yapılmış, migrenin sadece baş ağrısı olmadığını, ön planda otonom sinir sistemi dediğimiz vücutla bağlantılı sinir döngüsünü etkilediğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda, sistemik olarak en sık etkilenen sistemlerden biri sindirim sistemi, glüten duyarlılığı ve huzursuz bağırsak sendromu ile çok sık birliktelik gösteriyor.
Yine akciğer hastalıklarında astım ve alerjisi olan kişilerde migren sıklığı daha fazla.
Psikolojik boyutunda ise depresif ve anksiyetesi olan kişilerde migren önemli bir risk oluşturuyor. Bunun yanında migrenli kişilerde geçmiş öykü sorgulandığında post travmatik stres bozukluğu dediğimiz hayatlarının bir döneminde ciddi stresli bir olay yaşadıklarını saptıyoruz.
Bu kişilerde migrenle beraber uyku bozuklukları da görülebiliyor, özellikle auralı migren dediğimiz alt grup var ki inmelere dâhi rastlayabiliyoruz.