Migrenin yaşam kalitemizi önemli oranda düşürdüğünü biliyoruz. Öyle ki engellilikle geçen günler bakımından dünyada ikinci hastalık migren olarak belirlendi.
Migren atağı geldiğinde işimizden, okulumuzdan, sosyal hayatımızdan geri kalıyoruz. Türkiye’de de toplumun yüzde 16.4’ünün migren hastası olduğu ve bu oranın kadınlar arasında daha da arttığı gösterildi. Ancak bu hastaların çok az bir kısmı doğru migren tanısı ve migren tedavisi alabiliyor.
Başağrısı ile gelen hastalara migren yerine sıklıkla strese, sinüzite ya da boyuna bağlı ağrı şeklinde teşhis konuluyor. Çünkü hekimler, başağrısına ek olarak her hastada bulantı, ışığa duyarlılık gibi belirtiler de olması gerektiğini düşünüyor. Migren tanısı alan hastalar ise, yeni gelişmelere dair bilgilendirilmiyor ve ilaç tedavisi doğru kontrol edilmiyor.
Amerika ve Avrupa’da kullanılmaya başlanan yeni tür migren ilaçları ise, Türkiye’de tanı almış ya da almamış ciddi migren engelliliğine sahip hastalar için çok büyük bir umut olabilir.
Migrende klasik tedaviler nasıldı?
Migren başağrılarında mevcut ilaçlarla yüzde 90’lara kadar etkinlik elde edilebiliyor ama sorun başka yan etkilere de neden olması. Saç dökülmesi, kilo alma, kilo verme, unutkanlık, göz tansiyonu, el titremesi, el ve kollarda uyuşmalar gibi pek çok yan etkiyle karşılaşılabiliyor. Ayrıca, son çıkan ilaçlara ve aşılara kadar hiçbir ilaç migrene özel olarak geliştirilmemişti. Çoğu temelde başka hastalıklar için keşfedilmişti ama migrende de etkili oluyordu. Bu ilaçların kimisi epilepsi, kimisi depresyon, kimisi tansiyon ve kimisi de kalp ritmi düzenleme ilacı, ama ortak noktaları migren ağrılarına da iyi gelmeleri.
Migren aşıları ve diğer yeni mekanizmalı migren hapları neler?
Atak tedavisinde yeni ilaçlar
Migren atağı gerçekleştiği sırada, 1980’lerden beri temel olarak migren için geliştirilmiş ağrı kesicileri kullanıyoruz. Bu klasik ilaçlar, migren atağının gelmesini engellemiyor ama migren atağı sırasında alındığında ağrıyı hafifletiyor ya da durduruyor. Ancak, bir sorun var ki, bu ağrı kesiciler genişlemiş kan damarlarını daraltarak migren ataklarını durduruyorlar. Kan damarlarının daralması ise, kalp krizi veya felç riskini arttırıyor. Ek olarak, her migren hastasında etkili değiller ve sık kullanımları tersine başağrılarını arttırıyor. Dolayısıyla, bu ilaç sınıfının hastalar için iyi bir seçim olmadığı yıllardır biliniyordu.
Lasmiditan: Yeni geliştirilen bir ilaç grubu olan Lasmiditan ise, atak sırasında oldukça etkili ancak kalp ve beyin damar hastalığı riski oluşturmuyor. Araştırmacılar ağızdan hap şeklinde alınan bu ilacın, hem auralı hem de aurasız migrenin atak tedavisinde 2 saat içinde etkili olduğunu gösterdi. Lasmiditan 5-HT1F adı verilen bir reseptörü hedefleyip aktive ediyor. Bu reseptörün, kan damarları ya da ağrı üzerinde bir etkisi yok, bunun yerine belli sinir hücrelerinin elektriksel uyarımını engelleyerek migren ağrısı başlangıcını önlediği tahmin ediliyor. Lasmiditan, Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından Eylül 2019’da onaylandı.
Ubrogepant: Geçtiğimiz Aralık ayında FDA’dan auralı ve aurasız migren için onay alan Ubrogepant yine atak başladıktan sonra ağızdan hap şeklinde alınan bu ilaç, damar daralmasına neden olmuyor. Bunun yerine geçtiğimiz 2 sene ard arda çıkan migren aşılarıyla aynı mekanizmaya etki ederek, kalsitonin geni ile ilişkili peptit (CGRP) aktivitesini azaltıyor ve migren ağrısını durduruyor. CGRP, migren atağı sırasında salındığı bilinen ve ağrıya neden olan bir protein. Migren aşılarını anlatırken bu protein üzerinde daha fazla duracağız. Kısacası, Ubrogepant kan damarlarını daraltmadan çalışır, aşırı kullanımına bağlı başağrısı ve bağımlılık potansiyeli yoktur.
Migren tedavisi ile ilgili Migren önleyici aşılar ve Migren Aşısı Türkiye’ye ne zaman gelecek? başlıklı yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.