Bugünlerde, başarımızı; öğle yemeklerimizden, uykumuzdan, hobi vakitlerimizden çalarak kazanmaya çalışıyoruz.
Zihniniz, yapılacaklar listesini tamamlamak için sürekli yarış halinde, ancak o liste asla bitmez. Günün sonunda kendinizi uykusuz, bitkin, huysuz ve çökmüş hissedersiniz. Ve hepsinden önemlisi stresle yüklüsünüzdür. Yeni yaşam alışkanlıklarında genellikle, ulaşmak istediğiniz hedefler ya da elde etmek istediğiniz sonuçlar daha fazlasını istemeyle değersizleşir yani anlamını yitirir. Hep daha fazlasını istiyoruz! Peki, bu stresli yaşam tarzı yaşam sürenizden çalmaya başladıkça, sağlığınızı bozdukça ne olacak? O zaman da kendinizi çok geç kalmış hissedeceksiniz.
Özetle stres; zihnin çevre ile etkileşimi için gerekli enerjiyi vücudun üretememesi halidir. Yaşadığınız stres ve bununla başa çıkma şekliniz büyük ölçüde yaşam biçimi seçimlerinizle ilgilidir. Stresi azaltmak ve stresle başa çıkmak için yapılabilecek yaşam biçimi önerileri oldukça basit ve etkilidir. Size sunduğumuz rehber önerileri günlük yaşamınızda takip ederek kısa sürede daha iyi ve stressiz hissetmeye başlayacaksınız.
Bakış açınızı değiştirin
Olur olmaz kaç kişiye kızıyoruz? Kaç kişi sinirimizi bozuyor? Gündelik yaşamda bizi delirten ne kadar da olay var. Ya da her gün kaç olayı önyargısız yorumluyoruz? Bazen de gördüğümüz birçok olayı, kültürümüzde yer etmiş durumlara göre değerlendiriyoruz. Yorum yapmıyor, direk yargıya geçiyoruz.
Gördüklerimize nefretle yaklaştıkça, nefreti buluruz. Sevgiyle yaklaştıkça, sevgiyi… Yani neyi verirsek, onunla karşılanırız. Bazı istisnalar dışında zaman zaman karşılaştığımız olayların içinde bizim bilmediğimiz doğrular yatabilir. Hayata bakış açınızı değiştirin! Mutlu olmak haklı olmaktan da başarılı olmaktan da çok daha önemli ve değerlidir. Kariyer hedeflerinizi öncelikle doğru değerlendirin. Şimdi, size “işinizden memnun musunuz, dünyaya bir daha gelseniz yine aynı işi mi yaparsınız?” diye sorsam, çoğunluk “hayır” diyecektir. Hâlâ meslek arayışı içinde olan pek çok gence, ebeveynleri tarafından aynı muamele yapılıyor; zamanın gözde mesleğini seç ki para kazanabilesin, iş bulabilesin ya da baba mesleğini miras al. Bir ömür hızla akıp geçiyor, hele 30 yaşını geçmişseniz zaman adeta koşuyor. Zamanınızı nasıl değerlendirdiğinizi bile gözden kaçırıyorsunuz. Yaşamınızda bu kadar büyük bir yer kaplayan iş hayatınız, size hitap etmiyorsa mutsuzluk getirir. Kişinin yaptığı işten memnun olmaması hastalıklara karşı direncini düşürür, anksiyete seviyesini yükseltir, depresyona yol açar ve yaşam tadını kaçırır. Kendinize zarar verecek kadar yüklenmemeniz gerektiğinin de bilincine varın. Sonuçta bu dünyaya bir kez geliyorsunuz ve mutlu olma becerisini geliştirmek sizin elinizde.
Sadece kendinize ait bir zaman dilimi ayırın
Gününüzü planlayın, böylece sevdiklerinizle vakit geçirmek ve dinlenmek için serbest zaman dilimleri oluşturun. Eğlendiğiniz bir hobi bulun ve düzenli olarak bu hobinizle meşgul olun. En son ne zaman her şeyi bir kenara bırakıp kendinizle ilgilendiniz? Aynada kendinize bir bakın saç boyanızın dibi gelmiş ama kuaföre gidecek vaktiniz yok, tırnaklarınız çok bakımsız görünüyor, cildiniz solgun gözaltı morlukları oluşmuş, göbekten kilo almaya başlamışsınız ve kendinizi çok yorgun hissediyorsunuz değil mi? İşte artık buna dur demenin zamanı geldi. Yapmanız gerekenleri bitirmeniz elbette mümkün değil ve ne zaman ‘“artık tamam sona yaklaştım’ diye düşündüğünüzde mutlaka üzerine bir sürü yeni iş ekleniyor. En azından her gün kendiniz için yarım saat ayırmakla işe başlayın. Yarım saatte ne yapılır ki demeyin, verin kendinize bu zamanı ve mesela yürüyüşe çıkın. Açık havada yürüyerek stres seviyelerinizi en aza indirecek beyninize bir yenilenme sağlamış olacaksınız. Hatta bir deneyin işe geri döndüğünüzde daha verimli olduğunuzu göreceksiniz. Kendinize ait zaman diliminde canınız neyi yapmak istiyorsa ve neden zevk alıyorsanız mutlaka onu yapın. Sık sık sevdiğiniz müzikleri dinleyin. Örneğin bir ‘Loreena McKennitt’ şarkısı açın, gözlerinizi kapatın ve ruhunuzu dinlendirin, benim en sevdiğim şarkısı ‘The Lady of Shalott’. Çok sevdiğim bir arkadaşım Frank Sinatra’nın “My Way” şarkısını yüz kez dinlesem sıkılmam demişti. Herkesin mutlaka çok sevdiği dinlemeye doyamayacağız bir şarkı, türkü ya da müzik parçası vardır.
Bir kahve molası verin
Günde sadece yarım saatinizi ayırarak bir arkadaşınızla kahve molası verin, sohbet etmek sosyalleşmek ve bol bol kahkaha atmak en iyi stres ilacıdır.
Uyku her şeyi çözer
Unutmayın stresle baş etmede iyi bir uyku her şeyi çözer. Yeterince ve kaliteli uyuduğunuzda stres ve kaygıyı önemli oranda azaltabilirsiniz. Gece yedi saatten daha az uyumanın daha fazla stres ve kaygıyla ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar var. Nasıl uyumanız gerektiğini daha önceki bölümde zaten anlatmıştım.
Egzersizden vazgeçmeyin
Pandemi döneminde eve kapansak da egzersiz sağlıkta anahtardır. Evde spor aletleriniz varsa onları kullanın, yoksa kendi kendinize basit hareketlerle egzersiz yapın, bir egzersiz uygulaması indirip harekete başlayın ya da en sevdiğiniz hareketli bir müziği açıp uzun süre dans edin. Egzersiz serotonin ve endorfinleri salgılar ve ruh halinizi anında iyileştirir. Özellikle gevşeme hareketleri ve nefes egzersizleri yapmak streste çok faydalıdır. Kontrollü nefes egzersizleri kaygı ve stresi azaltmanın yanı sıra, kronik ağrıyı azaltabilir; uyku problemlerini iyileştirebilir ve bağışıklık sisteminizi destekleyebilir. Haftanın en az 3 günü en az 30 dakika açık havada egzersiz yapın, yürüyüş, kısa mesafe koşular, bisiklete binmek, tenis oynamak en iyi egzersizlerdir.
İşe derin nefes alma ile başlayın. Gözlerinizi kapatın veya sabit bir noktaya odaklanın. Önce 4 saniye nefes alın, sonra kısa bir süre duraklayıp 8 saniye kadar nefes veriniz. Bunu en az dört kez tekrarlayın. Bunu yalnızca iş yerinde değil evde de yapabilirsiniz,
Zamanı iyi yönetin
Vaktinizi nasıl harcadığınız önceliklerinizi yansıtıyor. Elinize bir kalem kağıt alın ve önceliklerinizi yazın; iş, aile, arkadaş, egzersiz, spor, meditasyon… Ardından, gelecek hafta için zamanınızı nasıl harcamayı planladığınızı yazın. Zaman yönetimi planınız iş, aile dostlar ve benlik arasındaki optimal dengeyi ne kadar iyi yansıtıyor? Gereksiz stresten kaçınmak için, günlük planlar değil haftalık planlar yapmaya gayret edin. Programın düzgün işlemesinde en önemli nokta, stresli işleri ertelememenizdir. Hatta size stres yaratan işleri en önce bitirmeye çalışın ki sonlara doğru sevdiğiniz işleri yapmak için enerjiniz kalsın. Ayrıca ne zaman ve nasıl ‘hayır’ demeyi de bilmelisiniz; ne de olsa herkesi memnun edemezsiniz.
Tatile çıkın
Rutini değiştirmek için periyodik olarak kendinize zaman ayırın. Tatil demek sadece deniz kenarına gidip güneşte uzanmak anlamına gelmiyor. Bahçenizde çalışmak, garajı boyamak, bir kursa katılmak, farklı yemek denemeleri yapmak, hatta eski albümleri düzenlemek de sizi dinlendirebilir. Önemli olan alışageldiğiniz günlük rutininizden farklı bir şey yapmanızdır.
Kalbinizin sesini dinleyin
Hayatta ne zaman büyük bir kararla karşı karşıya kalsanız, dostlarınız muhtemelen size “Kalbinin sesine kulak ver” veya “İçgüdülerini dinle” der. İçgüdüler sezgisel bir duygudur. Seni herkesten daha iyi tanıyor çünkü o sensin. İşte içgüdülerinizi dinlemenin bu kadar önemli olmasının nedeni: Mutluluk içten gelir. Bu mutlak gerçektir. İç bilgeliğimizi takip ettiğimizde, kendimizin en iyi akıl hocası oluruz.
Benim için, sezgilerim ön planda gelir. Bu midemde beliren hafif bir histir, beni alacağım kararlara karşı hem nazikçe içimden tekmeleyerek uyarır hem de bir türlü bu hissi göz ardı etmeme izin vermeyecek kadar güçlüdür. Bazen de sessiz ve durgun bir his vardır, bana iyi ve güvende olacağımı fısıldar. Bu sezgisel hisler bana rehberlik eder. İçgüdülerinizi dinlerseniz asla yanlış yapmazsınız.
Dertleşecek birini bulun
Duygularınızı ifade etmek, korkularınızı, endişelerinizi, umutlarınızı ve zevklerinizi paylaşmaktan söz ediyoruz. Her zaman yanında çekinmeden, tedirgin olmadan rahatlıkla içinizi dökebileceğiniz birisinin olması önemlidir. Aile üyeleri çoğu zaman konuşmanız gereken duyguların kaynağı olmasına rağmen, bazen objektif bir bakış açısına sahip olmayabilir ve yargılayıcı olabilirler. İyi bir arkadaş, bu güveni sağlayabilir ve çoğu zaman derdinize derman olabilir. Bazen de bu görevi bir psikiyatrist, psikolog veya danışman yerine getirebilir. Ne yazık ki, bir terapistle konuşma fikrini çoğu insan olumsuz karşılıyor. Oysa yaşamlarımız yeterince karmaşık ve profesyonelce eğitilmiş, objektif olabilecek, duygularımızı ve önemli yaşam kararlarını almamıza yardımcı olabilecek kişilerin desteğine ihtiyacımız var. Bu rolü sizin için kimin doldurabileceğine bakmaksızın, herkesin en samimi duygularını paylaşma ihtiyacı var. Karar vermesi zor konuların başkalarının perspektifi içinde ele alınması size yardımcı olur. Dertleşecek biri yok mu? O zaman günlük tutun; günlük tutmak kişinin düşüncelerini, duygularını, inançlarını daha çok farkına varmasını ve daha çok içgörü sağlıyor ve sorunları çözmeyi kolaylaştırıyor.
Bol bol kahkaha atın
Kahkaha atmak stresi ve stres ilişkili hormonların seviyesini düşürerek bağışıklığı güçlendirir. Olaylar kontrolümüz dışında gerçekleşse de gülmek size daha az stresli, hatta pozitif bakış açılı bir perspektif sağlar. Kan basıncını düşürüyor, stres hormonunu azaltıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Anksiyete ve olumsuz duyguları azaltıyor, doğal antidepresan görevi görerek stresi azaltıyor. Daha iyi nefes almanızı sağlıyor. Gülmenin ve kahkaha atmanın faydaları saymakla bitmiyor.
Başarılı bir ilişkinin bileşenlerine odaklanın
Uzun süreli evliliklere veya ilişkilere sahip insanlar daha uzun ve sağlıklı yaşarlar. Bunu başarmak için ilişkinin bileşenlerine odaklanmalısınız; Anlaşmazlık ve tartışmalarda, hedefin kazanmak değil huzuru bulmak olduğunu, alttan almanın ( her zaman olmazsa da) bir erdem olduğunu unutmayın. İlişkinize zaman ayırın. Çok yoğun olabilirsiniz ama eşinizle akşamları sadece yarım saat bile olsa baş başa oturup günün analizini yapmak duygularınızı paylaşmak ilişkinizi güçlendirecektir. Evliliğinizin dışında bir “hayatınız” olsun. Dünya eşinizin etrafında dönmüyor, ikinizin de kendinize ait zaman dilimleri olmalı. Cinsel hayatınızı göz ardı etmeyin ve ilişkinizde her zaman duygusallığı ön plandı tutun. Yani duygularınızı yoğun yaşamaya çalışın.
Stresi diyet ve beslenme ile yönetin
Yanlış beslenmek strese sebep olabilir hatta daha da kötüleştirebilir. Strese karşı katkı maddeleri, gazlı ve asitli içecekler, basit şekerler içeren besinleri tüketmemelisiniz. Sağlıklı bir kahvaltı yaptığınızdan emin olun; kahvaltıyı atlamak sizi daha yorgun ve huzursuz yaparak stres seviyenizi artırabilir. Stresli zamanlarınızda magnezyumdan zengin besinleri bolca tüketin (kaju, badem, fındık, ceviz, lahana, pazı, ıspanak, pancar, muz); magnezyum güçlü bir stres önleyicidir ve stresli dönemlerinizde çabuk tükenir. Gün içinde bol su içtiğinizden emin olun ve alkol tüketmemeye gayret edin. Kafein tüketiminizi sınırlayın, fazla kafein sizi aşırı uyararak stresli hissetmenize neden olur. İlla kahve içecekseniz, günlük bir fincanı aşmayın. Ya da yerine yeşil çay için. Yeşil çay az miktarda kafein içermekle birlikte stres hormonlarını azaltmaya yardımcı L-theanine ve antioksidanlar gibi sağlıklı bileşenler içerir. Papatya, nane, kedi out çayları stresi azaltarak iyi bir gece uykusu sağlar