Geceleri 1 saat fazla uyuduğumuzda yaşamımızda neler değişir? Uykusuzluk sağlığımızı, moralimizi, kilomuzu hatta cinsel hayatımızı bile olumsuz etkiliyor. Uyku günlük hayatımızın en önemli faaliyetidir.
Birçoğumuz uykusuzluk sorunu yaşamaya başlamadan uykunun önemini fark etmiyoruz. Uykusuzluk bizi yalnızca huzursuz, mutsuz ve isteksiz yapmakla kalmaz aynı zamanda beyinde bulunan yaşam için önemli hormonlarımızın görevlerini yapmalarına da engel olur, çünkü bu hormonlar sıklıkla gece çalışırlar. Önerdiğimiz ideal 8-9 saat uykudan daha az uyuyorsanız dikkat. Uykunun bize sağladıklarını okuyun ve hızlıca bilgisayarınızı kapatın, ışığı söndürün ve bu gece yatağa 1 saat erken girin.
Toplumun nerdeyse %60 uyku sorunları yaşıyor. Çoğunlukla bu sorun göz ardı ediliyor veya yanlış tedavilere başvuruluyor. Uykusuzluk problemi yaşıyorsanız mutlaka yardım almalısınız.
Uykunun bize sağladıkları
1-Daha Sağlıklı Yaşam: Uykusuzluk beraberinde hipertansiyon, kalp hastalıkları, obezite, diyabet hastalığı, psikiyatrik hastalıklar gibi birçok hastalığa neden olur. Oysa gece 1 saat fazla uyuduğunuzda bu hastalık risklerini azaltmış oluyorsunuz. Çoğu kişide hastalık riski uykusuz geçen yıllar arttıkça daha da artıyor.
Uyku sorunları olan hastalar uykuya dalmada güçlük, sık uyanmalar, sabah erken saatte uyanma ve kalitesiz uyku şikayetleri ile başvururlar. Uykusuzluk ve kalp hastalıkları arasında anlamlı bir bağlantı vardır. 10 yıldan fazla süre uykusuzluk çeken kişilerde kalp krizi ve beyin felçleri görülme sıklığı ciddi oranda artar. Menapozdan sonra uzun süre uykusuzluk çeken kadınlarda kalp damar hastalığı sıktır.
Uykusuzluk vücudumuzda bağışıklık sistemimizi de olumsuz etkiliyor. Enfeksiyonlara zemin hazırlayan maddelerin artışına neden oluyor. Sık enfeksiyon geçiriyoruz. Uyku sorunları obeziteye yol açıyor. 6 saatten kısa uyku ile bel çevresinde daha fazla yağ depolanıyor. Bunun ana nedeni hormonlarımız. Beynimizde açlık sinyali 2 hormonla kontrol ediliyor. Ghrelin hormonu beynimize yemek yememiz gerektiği uyarısını verir, leptin hormonu ise beynimize tok olduğumuzu söyler. Yorgun olduğumuzda kanda ghrelin seviyesi artıyor, leptin azalıyor.
Uykusuzluk aynı zamanda kortizol dediğimiz stres hormonunun fazla çalışmasına neden olur. Stres durumunda kişi daha fazla şekerli ve yağlı besinler tüketmek ister ve aynı zamanda bel çevresinde yağ birikimi çok artar. Uykusuzluk stresi ve yorgunluğu doğurur o da ghrelin artışı ile iştahımızı açarak kilo artışına yol açar.
2-Daha iyi bir cinsel hayat: Uykusuzluk yakınması olan kişilerin %25’inde cinsel problemler görülür. Erkeklerde uykusuzluğa bağlı cinsiyet hormonlarının seviyeleri düşer. Cinsiyet hormonları cinsel fonksiyonlarda anahtar rol oynar, yeterince uyuyamama libidoyu olumsuz etkiler. Uzun süren uykusuzluk ereksiyon problemlerini beraberinde getirir. Benzer şekilde uykusuzluk kadınlarda da cinsiyet hormonlarının seviyelerinde düşme, uyarılmada belirgin azalma ve vajinal kuruluğa neden olur. Bu da isteksiz ağrılı bir cinsel ilişki ile sonuçlanır.
3-Ağrısız bir yaşam: 8-9 saatlik kaliteli bir uyku baş, eklem ve vücut ağrılarını belirgin ölçüde azaltır. Ağrılı kişilerin üçte ikisinde uyku problemleri gözlenir. Uyku hormonlar vasıtası ile ağrı ile yakından ilişkilidir. Sıklıkla uzun süre devam eden uykusuzluğun ağrının ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. Dopamin beynimizde salgılanan bir hormondur. Dopamin sinir hücreleri arasındaki elektriksel iletişimi sağlayan en önemli hormon. Dopamin için mutluluk hormonu da denilebilir. Hormonun mutluluk hissi vermesinin yanında başka fonksiyonları da vardır. Uyku döngüsünde temel rol oynar, hareketlerimizi başlatmamızı sağlar, hafızamızı güçlendirir, mutlu olaylar karşısında haz almamızı veya acıyı hissetmemizi sağlar, dikkatimizi artırır, öğrenmede rol oynar ve duygu durumumuzu düzenler.
Dopaminin en önemli özelliği haz alma duyusu sırasında salgılanmasıdır. Dopamin salgılandığında haz duyarız ve kendimizi iyi hissederiz. Daha sonra ise beyin dopamin hormonunun tekrar salgılanmasını ister. Biz de haz aldığımız şeyleri tekrar yapmak isteriz ve bunun için fırsat bulmaya çalışırız. Uykusuzluk halinde beyin alıcılarınız dopamine ihtiyaç duyar. Uykusuzluk ile beyinde dopamin seviyeleri düşer ve kişide sinirlilik depresyon, yorgunluk, el ayaklarda üşüme, odaklanma sorunları, dikkat eksikliği görülür. Dopamin aynı zamanda ağrıda anahtar rol oynar, ağrının doğru algılanmasını sağlar. Dopamin eksikliğinde ağrı ortaya çıkar. Dopamin eksikliği hissedildiğinde bu kez vücuttaki şekerden dopamin ihtiyacı karşılanmaya başlar. Sürekli şekerli gıdalar tüketmek ise hem kilonuzu artırır hem de yüksek tansiyon riskini oluşturur.
4-Daha mutlu bir yaşam: 1 yıldan uzun süre uykusuzluk yaşayan kişilerde şiddetli depresyon sıklığı artar. Uykusuzluk yaşam kalitemizi, sosyal ve kişisel işlevlerimizi çalışma performansımızı olumsuz etkiler. Tüm bunlar stresi artırır, huzursuzluğumuz ajitasyonlarımız artar, yaşam sıkıntıları da depresyon gelişmesini hızlandırır. Karanlıkta gece uyuyamadan yatmak depresyon gelişmesi için doğal bir ortam yaratır. Uykusuzluk ile uyku ritminde bozulma performans ve moodumuzun günlük ritminde olumsuz etki eder. Düzenli uyku depresyonu da ortadan kaldıracaktır.
5-Daha güçlü bir hafıza: 8-9 saat düzenli uyku ileri yaşlarda hafızayı güçlü tutar. Unutkanlık yakınması olan hastalarda mutlaka uyku düzeninin sağlanması gerekir. Bu hastalarda uykusuzluğa bağlı olarak kan basıncında yükselme, diyabet hastalığı, ve damarlarda kireçlenme sıktır. Bu durum beyne kan akımı gitmesini azaltır, beyin hücreleri enerji için oksijene ve şekere ihtiyaç duyar. Kan akımı problemi hücrelerin çalışmasını bozar. Ayrıca uykusuzluk yaşayan hastalarda beyinde beta amiloid denilen proteinler depolanır. Beyinde beta amiloid birikmesi hafızada ve düşünmede azalmaya ve sonrasında demansa neden olur.
6-Daha güçlü bir bağışıklık sistemi: Bağışıklık sistemimiz bizi dış etkenlerden koruyarak hastalanmamızı önler. Uykusuz kaldığımızda bağışıklık sistemimizin düzgün çalışması için gerekli olan T-savunma hücreleri azalır. Ve iltihabi maddeler salınmaya başlar. Bu da sık hastalanmamıza neden olur. Bir başka deyimle uykusuzluk bağışıklık sistemimizi baskılar. Enfeksiyonlara karşı savaşmada ateş yükselmesi koruyucu bir reaksiyondur. Uyuduğumuzda ateş cevabımız en yüksek kapasitededir, bu nedenle ateşimiz sıklıkla uykuda yükselme eğilimindedir. Ancak uykusuzluk ateş cevabını bozacağından enfeksiyonlara karşı savunmamızı önler.