Farkında mısınız bilmem ama teknoloji çağına rağmen yanlış yaşam şeklimiz ile bugünün çocukları ebeveynlerinden daha kısa yaşam sürelerine sahip olacaklar gibi görünüyor.
Yaşam beklentimiz artıyor
Yirminci yüzyılda tıp ve halk sağlığı alanında ortalama yaşam beklentimizi artıran inanılmaz gelişmeler oldu. Ancak maalesef kronik hastalıklar tersine artmış durumda ve uzayan ömrümüzü kalitesiz geçirmekle bizi tehdit ediyorlar.
Ortalama yaşam süresindeki değişimler
1900’lü yıllarda temel ölüm nedeni bulaşıcı hastalıklar idi ve ortalama yaşam süresi 48 yıl civarında idi. Bugün ise durum bambaşka.
Ölümlerin en sık iki nedenini kalp damar hastalıkları ve kanser oluşturuyor. Çocuklar nadiren kalp krizi geçirir ama 65 yaşa geldiğimizde çoğumuz bir kalp hastalığından mustaribiz. Sorun kanser için de aynı.
Yaşlanmayla ilişkili hastalıklar
Yaşlanma ile ilişkili temel hastalıkların başında aslında beyin ve damar sorunları geliyor; inme, demans, dengesizlik tabloları sıklıkla yaşla direk ilişkili. Osteoporoz, Alzheimer, parkinson hastalığı ve diyabet sıklıkla 40 yaş üstünde karşımıza çıkıyor.
Modern tıp çiçek hastalığını yendi, ancak bugüne baktığımızda karşımıza çıkan daha fazla kronik hastalıkla boğuşan bir toplum.
Yaşlanma ve inflamasyon
Yaşlanma ile birlikte inflamasyon yani iltihaplanma başlıyor, serbest radikaller vücutta birikip zarar veriyor ve oksidasyon yani paslanma gündeme geliyor. Ancak unutmayın ki yapacağınız değişikliklerle sadece yaşam sürenizi değil sağlık sürenizi de arttırabilirsiniz.
Uzun ve genç bir ömür hedefi
Hiçbirimiz kalan ömrümüzü hastalıklı, bakıma muhtaç geçirmek istemeyiz. Yaşlanmanın önlenmesi, hastalıklardan ve yaşlılığın getirdiği olumsuz durumlardan kurtulduğunuz, kendinizi dinç ve enerjik hissettiğiniz döneme dönmek demektir. Yani üzüm ömür yaşlılık dönemimi uzatmak değil, gençliği uzatmak anlamına geliyor. Bu nedenle de ne kadar erken yaşta önlem alıp hasarı tamir ederseniz o kadar uzun sağlıklı yaşamın kapılarını aralamış olursunuz.