Karaciğer, atılması gereken gereksiz ürünleri rahatça atabiliyor mu? Nörolojik bozukluklar, toksinlerin yol açtığı sorunların başında geliyor.
Bir çocuğun idrarında organofosfat ne kadar yüksekse (Attention Deficit Hyperactivity Disorder – Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) olması o kadar olası. Mesela çok severek yediğiniz midye deniz suyunu süzüyor ve besliyor. Bu arada kirlilikleri içinde biriktiriyor. Akvaryum temizlemek için içine birkaç midye atarsanız suyu süzer ve temizler ama vücutlarına sürekli toksin alırlar. Lütfen midye yemeyin.
Vücut Temizlenmesi (etoksifikasyon) nedir?
Vücutta bir toksin ne yapıyor ya da ne yapmaya çalışıyor? Bağırsağa giden her şey barsak epitelyumi altında yerleşik bağışıklık sistemi GALT ve mikrobiyatanın kontrolünden geçer ve karaciğere yollanır. Yani hiçbir şey GALT, mikrobiyata ve KC olmadan dolaşıma giremez. Detoksifikasyondan esas sorumlu organ da karaciğerdir. Karaciğerde değiştirilir, dönüştürülür ve elimine edilir. Vücut toksini birkaç yolla atar. İdrar, dışkı, safra, ter.
Toksinlerin yapısı nasıldır?
Toksinlerin çoğu yağda çözünen maddelerdir. Ama karaciğer yolu ile bir maddeyi atmak için onun suda çözünür olması gereklidir. İşte detoks da bunu yapıyor. Yağda çözünen ve vücuda zarar veren bu toksinleri böbrek, karaciğer ve ter bezleri ile vücuttan atmanın ilk şartı onları suda çözünür ve safrayla, idrarla ve terle atılabilir hale getirmektir. Faz I ve Faz II detoks işlemleri işte bunu yapar.
Toksinler yağda çözünür halden suda çözünür hale geçmek için 2 işlem görür. Faz I’de toksinler kimyasal işlemle ara bileşiğe dönüşür. Faz I’de ara bileşik henüz detoks olmamıştır. Bir an önce Faz II’ye girmelidir ki zarar vermesin. Faz I ve Faz II arasındaki bu ara ürün birçok toksinden daha zararlı olabilir.
Detoksta temel sorun Faz II’nin yetersiz kalmasıdır ve ara ürün dengesizlik yaratır. Bu durumu önlemek için ortamda bol antioksidan enzim kuvveti bulundurmak önemlidir. Faz I sisteminde 50’den fazla enzim var. Buna CYP 450 enzim sistemi diyoruz.
Örnek verelim; mangal etini yedik. İçinde kanserojen olan benzapiren detoks olup atılmak için Faz I yani CYP450 sistemi ile epoksite çevrilir. Eğer Faz II sistem yavaş çalışıyorsa ve işlevi az ise epoksit daha kanserojen madde olur. Bir de sigara içiyorsanız sigara Faz I’i uyarır, ortalık toksik epoksitle dolar.
Dünya zehirle doldu, besinler fakir. Faz II sistemimiz zayıf, bu kadar toksinle baş edemiyor. Sık sık mangal et partisi bağırsak kanseri riskini artırıyor. İşte bu yüzden ilaç olsun, toksin olsun yağda eriyen maddeleri atmak zordur.
Faz I için gereken besinler mikrobesinlerdir. Riboflavin, pridoksin, B12, folat, glutatyondur. Sonra ara bileşik oluyor. Faz II’de kullanılan mikrobesinler glisin, taurin, glutamin, metionindir.
Özellikle Faz II’de antioksidan ve koruyucular önemli. Karoten, vitamin C, Vitamin E, selenyum, bakır çinko, koenzim Q, sarımsak, lahanagiller, soğan, flavanoidler.
İnsan vücudu, maalesef çağımızda bu kadar toksine maruz kaldığı bir ortamda detoksifikasyon yüküne göre evrimleşmemiş. Bunun için destek mikrobesinlere mutlaka ihtiyacımız var.
Vücut kendini serbest radikaller dediğimiz toksinlerden nasıl korur? C vitamini, E vitamini, glutatyon, koenzym Q 10, lipoikasit gibi antioksidanlar ve bakır, çinko, selenyum, demir gibi kofaktörlerle korur.
Bize göre Faz I ve Faz II detoksifikasyon mekanizmaları sanki sadece ilaç aldığımızda onu metabolize eden bir sistem gibi görünüyor. Biyotransformasyonda temel sorun Faz 2 yavaşlığı nedeniyle Faz I ürününün birikmesi ve temizlenememesidir.
Alkol aldığınızda ertesi gün kendinize gelemiyorsanız biliniz ki Magnezyum, B vitamini, C vitamini, Koenzym Q depolarınız boşalmıştır. Alkol almadan önce depoyu bunlarla doldurup bol su içmek size yardım edebilirdi.
